Denizkenti Denizikent Yapmak İçin Yola Çıkıyoruz
Bundan 6 ay önce bu köşede bir raporum yani makalem yayınlanmıştı. Hatırlanacağı üzere Demiştim ki;” Sinek, Saz, Toz ve İhmal Kenti …. Denizkent
Köy Değil, Şehir Değil, Mahalle Değil, Belde Değil Ne Burası?
Adı olan fakat hükmü ve statüsü olmayan yerleşim yeri… Denizkent veya Pınarkent
Havası, suyu, doğası güzel ama hizmeti güzel değil. Yıkılmış ama yenisi yapılamamış. Gideceksiniz ama kalamayacaksınız. Soracaksınız ama bulamayacaksınız. Akdeniz’in incisi derler ya, işte buraya da Marmara’nın incisi diyebilirsiniz.
Anlatırlar hep 40-50 yıl önceden beri Denizkent varmış, zamanın zenginleri tatillerini burada geçirirlermiş. Antalya Bodrum, Kuşadası yokken Denizkent varmış.
Şimdi Kuşadası var, ama Denizkent ne var ne yok. İhmaller çok. Denizkent ile ilgili bir site, bir tanıtım filmi, slaytı bile yok. Kimse yapmamış, düşünmemiş, gerek görmemiş. İhmaller birbirini kovalamış durmuş. Düşünsenize, Denizkent sahi sizce ne? Mahalle mi acaba? köy mü? yoksa. Veya şehir mi?, yoksa belde mi?. Nüfusu kaç? kaç kişi yaşıyor? Sorunları neler? Mahalle ise muhtarı kim? muhtarlığı nerede? Şehir veya beldeyse belediye başkanı kim? Şayet siteyse site başkanı kim ne iş yaparlar? Velhasıl kelam karmakarışık bir yer. Kafam karıştı.” Diye makalem tam iki sayfa olarak yayınlanmıştı.
Herkes Gönen’i, Denizkenti sever ama biz nedense bir başka seviyoruz. Kimisi Gönen’de iyi para kazanıyordur sever, kimisi iyi rant bulmuştur sever, kimisi belediye arsasından arsa alıp denize nazır villa yaptırmıştır villasında oturmayı sever, kimisi de gidip kafa çekmeyi sever. Yani severlerde severler, herkesin ayrı bir sevgisi vardır. Denizkentte ne bir evim, ne bir arsam, ne de bir hazine arazisi üzerine kondurduğum ve içinde bira içtiğim kaçak bir kulübem veya karavanım var. Hiçbir şeyim yok. Tek zevk aldığım şey, yılda bir kez eşimin ‘’illa gidelim, bak herkes gitti, bir biz kaldık gitmeyen’’ demesi ve ısrarıyla Denizkent’e gidip, birazcık utana sıkıla suya girip -çıkıp, denizin üzerinden, Çanakkale üzerine doğru batan akşam güneşini doyasıya seyri temaşa eylemem. Güneş batarken o kadar güzel ki defalarca fotoğrafını çekip sonra herkesle paylaşıyorum. Güneşin batışını izlerken tefekküre dalıyorum, Allahın gücünü ve kudretini görüyorum, onun bize sunduğu o doyumsuz nimetleri ve güzellikleri düşünerek şükür ve dua ediyorum. Ve sonra batan güneşle birlikte Gönen’in yolunu tutuyorum.
Sonra diyorum ki şu güzel yerden ne olur Türkiye’deki insanlar da yararlansa, herkes istifade etse, devre mülkler, pansiyonlar, oteller, kamplar, alışverişler olsa da Gönen insanı da bunlardan yararlansa. Gönen’de üç bin beş bin kişiye ve aileye de buradan ekmek çıksa ne olur.
Erdeğe gittik, Ocaklarda değil boş pansiyon - oda, bir tek ağaç kuytusu bile bulamadık. Her yer tıklım tıklım. Denizkent’te ise bir tek pansiyon, oda, çadır bile yok. Her yer boş, insansız, atıl vaziyette. Yaz günleri inanın insanlara olumsuz cevap vermekten bıktım. Her yerden arıyorlar, Denizkent’e gelmek istiyoruz kalacak yer varmı diye. Ama nafile, yok çekiyorum, nasıl yok, her yer insanla dolmuş da boş oda, pansiyon yok değil. Pansiyonculuk, otelcik, devre mülkçülük, kiralık ev yeri, organizasyon yok. Düşünsenize emlakçı bile yok. İstanbul’dan adamın birisi arsa alacak oldu, rica etti gidip fotoğrafını, filmini çekip adama gönderdik, sonra geldiler emlakçıdan iki tane arsa aldılar, şimdi de ev yaptırıyorlar. Belediye altı sene önce insanların günlük olarak barınabildikleri pansiyon türü yıktığı odaları hala daha yapmadı, yapacağı da yok.
Gittim oraya, gece gündüz dolaştım, herkesle konuştum, rapor hazırladım ve bu köşeden de yayınladım. Yayınladım da ne oldu, ilgililerden ses mi geldi, tık mı geldi… Sanki sahipsiz bir şehirde yaşıyoruz vesselam.
Ama karar verdik arkadaşlarla GönTAM olarak Denizkente el atıyoruz. Sivil inisiyatif başlatıyoruz.
Kış bitti, baharın başındayız, tatil sezonuna 3 ay var. Bari bu sezon boş geçmesin, zararın neresinden dönersek kar olur, ne yapabilirsek onu yapalım. Gönen için kar olur düşüncesiyle yola çıktık. Gücümüz tabiî ki enerjimiz, Gönen sevdamız, bu toprakları karşılıksız seviyor olmamız. Halka hizmet Hakka hizmettir sloganımız, insanların “hayırlısı insanlara faydalı olanıdır” düşüncesi parolamız. Bir kimse Allah razı olsun der ise bu yegâna karımız, demez ise “iyilik yap at denize, malik bilmezse halik bilir” sözü de düsturumuz.
Buradan açıkça çağrı yapıyorum, Ey Gönenliler, Gönen halkı, Denizkent halkı, Denizkent’te yaşayanlar, Denizket’te evi, villası, köşkü, arsası, tarlası olanlar lütfen bu çağrımıza cevap verin. Bize katılacakları bekliyorum. Önce bir platform ve grup oluşturmamız, sonra projeye son şeklini vermemiz, hedeflerimizi koymamız lazım. Eğer biz yapılması gerekenleri, devletten, belediyelerden, kendimizden başkalarından beklesek bir 40 yıl daha bekleyeceğinizden kimsenin şüphesi olmasın. Suç sizin, bizim. Taşın altına elini koymayanların, nemelazımcı olanların, kendinden başka kimseyi düşünmeyenlerin.
Denizkent ve Pınarkentte evi, arsası ve işi olanlar başta olmak üzere bir şeyler yapmalıyız diyenleri açıkça GönTAM’a davet ediyorum. Bineceğiz arabalara, tutacağız Denizkent’in yolunu, gezeceğiz, göreceğiz, dinleyeceğiz, bilgileneceğiz, düşüneceğiz, konuşacağız ve sonra başımızı önümüze koyup neler yapacağımızı kararlaştıracağız. Sonra da aldığımız kararları birer birer uygulamaya koyacağız. Bakalım ne olacak, hep birlikte göreceğiz.
Bilen bilir, bilmeyen bilmez. Gönendekilerin çoğu bilemezler, daha doğrusu bilmek ve görmek istemezler, ama dışarıdakilere sorabilirler. Onlar yani dışarıdaki Gönenliler çok iyi biliyorlar ve açıkça da söylüyorlar ki, GönTAM son 7 yıl içerisinde tanıtım, değişim, bilgi, iletişim, koordinasyon ve proje uygulama anlamında Gönen’de büyük işler başardı. Dile kolay, sadece ve sadece bir - iki tane örnek vermek gerekirse, son 3 yıl içerisinde tam 3.000 tane Gönen ile ilgili film çekimi yapılıp internete yüklendi. 70. bin fotoğraf çekildi ve paylaşıma sunuldu. Ve bu filmler ülke ve dünya genelinde 19 milyon kişi tarafından paylaşılıp izlendi. Şimdi düşünün, Denizkente de Gönen gibi bir kere el atarsak neler olabilir. İnternete girin ve Gönen Denizkent yazın bakalım ne çıkacak. Denizkentin ilk ve tek sitesini dahi biz yaptık. (www.denizkentemlak.tr.gg- www.gonendenizkent.tr.gg ) Peki, buranın muhtarlığı, belediyesi yok mu dersiniz yok işte. Olsa bunları yapmak bize mi düşerdi. Tabiî ki, hiçbir şey yapılmamıştır demek istemem, çok iyi şeyler yapılmıştır ama yeterli olmamıştır, insanlar memnun edilememiş, bu kentler hak ettiği yerlere getirilememiştir. Burada asıl suçlular, kendi sorunlarına sahip çıkmayan sakinlerdir, halktır.
“Denizkente sahip Çıkalım ve bir şeyler yapalım” platformunu oluşturmaya başladık. Bekliyoruz katılacakları, destek olacakları, köstek olacakları, entrika çevirecekleri, paşa paşa evlerinde, villalarında oturarak bizi seyredecekleri, akıl verecekleri.. Rolleri görelim diyoruz.
Biz çıktık yola, şimdilik 5 kişiyiz, bakalım bu sayı kaç olacak. Çoğalırsak, güçleneceğiz, güçlenirsek iyi şeyler yapabileceğiz, iyi şeyler yapabilirsek, daha iyi şeyler ortaya çıkacak ve hepimiz mutlu olacağız.
Yukarıda girişini verdiğim altı ay önceki raporumdan sonra sonuç bölümünde de yapılması gerekenleri de 7 ana başlık halinde şu şekilde sıralamıştım;
1.İlk öncelik olarak Denizkent önce bir statüye kavuşturulmalı.
2.Mekân sahipleri sorunlarına sahip çıkmalı ve yönetime aktif olarak katılmalı, taşın altına elini koymalı.
3.Sosyal Mekânlar Çoğaltılmalı
4.Yatırımcılar Teşvik Edilmeli
5. Tanıtım ve reklâm
6.Çevre Düzenlemesi
7.Sağlık açısından tanıtım ve teşvikler yapılmalı
Demiştim. Yeni oluşturacağımız platform ve çalışma gurubuyla inşallah daha pratik bir rapor ortaya çıkar. En basit olarak eldeki imkânlarla, yapılabileceklerle, yapılması gerekenlerden başlanırsa sonuç alındıkça ilerlemeler sağlanır. Biz işi ilk olarak tanıtım ve reklâm ile başlamak istiyoruz. Bir dergi, bülten, gazete veya broşür çıkarmak, TV programları, devre mülkçülük ve konut kiralama işlemleriyle bir çıkış başlatabileceğimizi düşünüyoruz. Orada bir ofis ve irtibat bürosu açmayı, emlak alımı ve satışlarını da canlandırmayı planlıyoruz. İyi bir hareket başlatılırsa, emlak fiyatları da artar, değer kazanır.
Ben her zaman şunu söylerim, niyet hayırsa amel de hayır olur. Tabiî ki, bize destek olan olursa, varsa Gönen ve hizmet sevdalıları, bir de ortaya çıkarlarsa olur bu iş. Yok ortaya kimse çıkmaz da sadece seyirci olmak isterlerse, bir 40 yıl daha seyretsinler derim, başka ne diyeyim. Bekliyoruz, Denizkente sahip çıkalım platformuna katılacakları. Fikirleri, düşünceleri olanları, istek ve şikâyetleri olanları, ben şunu yapabilirim, edebilirim, verebilirim diyenleri bekliyoruz. İşte irtibat numaralarımız:05366062730.0266.7626793 gonen_gontam@hotmail.com Adresimi: Altay Mah. Park Cad. 11Sk:No:34 Gönen
Güzel Bir Denizkent ve Güzel Bir Gönen olması dileğiyle…
Sinek, Saz, Toz ve İhmal Kenti …. Denizkent
Köy Değil, Şehir Değil, Mahalle Değil, Belde Değil Peki Burası Ne?
Adı olan fakat hükmü ve statüsü olmayan yerleşim yeri… Denizkent veya Pınarkent
Havası, suyu, doğası güzel ama hizmeti güzel değil. Yıkılmış ama yenisi yapılamamış. Gideceksiniz ama kalamayacaksınız. Soracaksınız ama bulamayacaksınız. Akdeniz’in incisi derler ya, işte buraya da Marma’ranın incisi diyebilirsiniz.
Anlatırlar hep 40-50 yıl önceden beri Denizkent varmış. Zamanın zenginleri tatillerini burada geçirirlermiş. Antalya Bodrum, Kuşadası yokken Denizkent varmış.
Şimdi Kuşadası var, ama Denizkent ne var ne yok. İhmaller çok. Denizkent ile ilgili bir site, bir tanıtım filmi, slaytı bile yok. Kimse yapmamış, düşünmemiş, gerek görmemiş. İhmaller birbirini kovalamış durmuş Düşünsenize, Denizkent sahi sizce ne. Mahalle mi acaba, köy mü yoksa. Veya şehir mi, yoksa beldemi. Nüfusu kaç, kaç kişi yaşıyor. Sorunları neler. Mahalle ise muhtarı kim, muhtarlığı nerede. Şehir veya beldeyse belediye başkanı kim. Şayet siteyse site başkanı kim ne iş yaparlar. Velhasıl kelam karmakarış bir yer. Kafam karıştı.
İnternette Denizkent diye yazdım, 5 sene önce amatörce, alel acele çekip internete yüklediğim tanıtım videosu çıktı. Yahu buranın belediyesi, yöneticisi, muhtarı, sakini, derneği, kooperatifi yok mu. Hangi belediye burayla ilgileniyor.
Hiçbir ilgi yok Denizkent ile ilgili. Çok yazık benim memleketime. Denizkent’i anlatmak, tanıtmak, reklâmını yapmak, herkesle paylaşmak, memleketimde böyle bir yerin olmasıyla gurur duymak isterim. Ama nerede böyle bir şey. Ne diyeyim Denizkent ile ilgili, ne a anlatayım. Yaz günleri geldiğinde sürekli arayıp bize bilgi soruyorlar. Kalacak yer var mı diye. Otel, pansiyon, kiralık ev, sosyal tesis soruyorlar. Ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Ne diyeyim, önceden vardı, belediye daha iyisini yapacağız diye altı sene önce yıktı ve altı senedir yenisini yapamadı. Yapamayacaksanız niye yıkarsınız bir türlü anlamış değilim. Yıkmak kolay, yapmak zor.
Denzikent’e bu araştırmayı yapmak için inanın üç gün, gece ve gündüz gidip geldim. Denizkent’te evim, villam ve kulübem de yok. Gariban insanlar gibi arabamla gidip, arabanın kuytusunda soyunup giyinen birisiyim. Şahsi olarak hiçbir menfaatim de yok. Ama Müslüman olarak ilçeme, memleketime, insanıma, içinde yaşadığım topluma karşı sorumluluk duygum var.
Bu yüzden kapsamlı bir araştırma ve rapor hazırlamak üzere, belki bir iyiliğim dokunur düşüncesiyle hiç üşenmeden gidip araştırdım.
Herkesle konuştum. Neler söylediler neler. Orada kalanlar öyle dertli ki sormayın. Ali Dökmen ağabeyle gündüz gittik. İkindi namazına girdik. Namazdan sonra cemaatle hasbıhal ettik. Onlara dedim, ben araştırmacıyım, Denizkentin sorunlarını masaya yatıracağım, nedir istekleriniz dertleriniz dedim. Cemaatten, Denizkent sakinleri başladılar anlatmaya. Hizmet yok, yalnızız. Sosyal tesis yok, toz çok, sinek çok, gelen giden, sahip çıkan, sorunlarımızla ilgilenen yok… Diye saymaya başladılar. Kimi vatandaşlar da yahu Denzikenti kötülemeyelim, iyi diyelim de insanlar buraya gelsinler, yatırım yapsınlar. Belediyeyi kötülemeyelim, hizmetleri var, adam ne yapsın, 700-800 kişinin yaşadığı yere dünyanın hizmetini yaptı. Her gün dozerler, kepçeler, ekipler burada adam daha ne yapsın diye kendi aralarımda hararetli tartışmaya başladılar. Tartışma büyüyünce içinden çıkamadılar ve dağılıp gittiler.
Adamın biri kolumdan tutup söylüyor, bu söylediklerimi yaz kardeşim, sesimizi duyur diyor. Tamam, yazayım diyorum, yazıyorum, isminiz neydi diyorum, hemen kıvırıyor. Boş ver ismimi diye. İşte ben de bunlara gıcık oluyorum. Adam adam konuşuyor, her şeyi sayıp döküyor, niye yazmıyorsunuz bunları diyor bizi fırçalıyor, sonrada çark ediyor. Niyeymiş, ismi çıkarsa belediye ile kötü olurmuş, işini görmezmiş. İsteklerini bana söyletecek. Kendisi çekip gidiyor söylemiyor. Sorunlarını söylersen, ismini belirtirsen ne yapacak belediye seni. İsrail gibi, buldozerlerle gelip evini mi yıkacak. Dürüst adam Allahtan başka kimseden korkmaz. İşte sorunlarımız bu şekilde çözümsüzleşiyor. Karnımızdan ve arkadan konuşuyoruz. Ben karnımdan konuşmam, her şeyi açık seçip yazar çizerim, Allahtan başka da hiçbir güçten korkmam çekinmem dedim. İşte söylüyorum buradan açık açık. Denizkent tam bir ihmallerin kenti olmuş. Gönen belediyesi buradaki sosyal tesisleri yıkmış yerine yenisini de bir türlü yapamamış. Yakın zamanda yapacak gibi bir pozisyon da göremedim. Sadece tozlu yolda elektrik direkleri dikilmiş, gece onlar iyi yanıyor. Toz yolda şöyle bir deniz turu atabilirsiniz. Tabiî ki yoldan hızla bir araba geçmez ise. Yıkanmış arabamla gittim, toz duman içinde geri döndüm.
Belediye tam altı yıl boyunca, tam altı defa Denizkentte üst üste sınıfta kalmış diyebilirim. Sarıköy belediyesi için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Hiçbir çalışma yok. Varmış gibi bir görüntü var, ama yok. Ben göremedim. Özellikle Pınarkentte, denizin kenarında, moloz yığınlarını görünce inanın çok üzüldüm. Bu yazıyı kaleme alırken Ankara’dan bir dostum aradı, Erdek de kalacak pansiyon ve otel bulamadık, Denizkent’te bir yer ayarlarmısın dedi. Maalesef dedim. Otel de, pansiyon da, kulübe de yok dedim.
Yazık değilmi, insan hizmet alamıyor. Orada oteller, pansiyonlar, sosyal tesisler olsa, yaz sezonunda 30.000 kişi gelse, her biri 10’nar gün kalsa, kişi başına 100’er TL Denizkent’e kalsa, 3 trilyon para kalır. Gönen’den en az 500 kişi iş bulmuş olur. Gönen esnafı canlanır.
Düşünebiliyor musunuz, şu anda Denizkent’de alım, satım durmuş vaziyette. Satılık çok, soran yok. Birçok bina yarım ve yıkıntı vaziyette. İnsanlar sanki ümitlerini kesmişler, sanki harcama ve yatırım yapmak istemiyorlar. Bir arsa aramaya gittik, sazların, otların arasında inanın bulamadık. Evlerinde kalanlarla konuştuk dertli ve ümitsiz.
Sosyal tesis yok, olanlar da ise alkol verildiği için herkes girmiyor. Alternatif sosyal mekânlar ve tesisler olmalı.
Denizkent dosyamızı gördüğünüz gibi, masa başında hazırlamadık. Denzikent’te yaptığımız çalışmalara ilave olarak, Gönen’de de bilgi ve fikirlerine başvurduğumuz kişiler oldu. Öncelikli olarak, Denizkentin bağlı bulunduğu muhtarlık olan Altay mahallesi muhtarlığına bilgi ve gürüş almak üzere gittik. Muhtarlık kapalıydı, kapısında cep ve ev telefonları vardı.
Aradık iki telefonu da açan olmadı. Yani koskocaman turizm kentinin başındaki kişiye, turizm sezonunda maalesef ulaşamadık.
Gönen Belediyesinden elde ettiğimiz bilgilere göre, 456 konut var, devamlı ikamet eden sayısı belli değil. Belediyenin veya Altay Mahallesi muhtarlığının Denzikent’te bir temsilciliği, bürosu, görevlisi yok. Sarıköy belediyesinden elde ettiğimiz verilere göre de, Pınarkentin 55-60 konutu, 150-200 arası nüfusu var. Sarıköy Belediyesinin bir temsilciliği, bürosu yok.
Denizkent İçin Yapılması Gerekenler
Sonuç Olarak Denizkent Nasıl Çözüme Kavuşur dersek, çıkardığımız sonuca ve vardığımız göre, görüşlerimiz ve tespitlerimizi bir rapor halinde arz edelim.
1.İlk öncelik olarak Denizkent önce bir statüye kavuşturulmalı.
Yani burası köy mü, şehir mi, beldemi, mezramı, özel mülk mü beşli değil. Denizkent Gönen’in bir mahallesi olan Altay mahallesine bağlıymış. Hiç anlamış değilim. Altay Mahallesi nerede, Denizkent nerede. Arasında 25 KM mesafe var. Vatandaşlar ikamet ilmühaberi almak için Gönen’e, Altay mahallesi muhtarlığına gelecekler. Bazı vatandaşlar da Kınalar köyü muhtarına gidiyorlarmış ikamet için. Anlaşılır gibi değil. Anlayan varsa anlatsın.
Burası öncelikle Pınarkent ve Denizkent olarak birleşmeli, belediyeler ortak anlaşma yaparak buradan çekilmeli. İkamet eden nüfus belirlenmeli, nüfus sayısı belde kurmaya yetiyorsa belde kurulmalı ve belediye başkanlığı oluşturulmalı. Belde kurmaya yetmiyorsa, köy statüsüne alınmalı ve muhtarlık oluşturulmalı.
Şu anda koskocaman Denizkent’in başında yönetecek bir yetkili yok. Gönen’den veya Sarıköy’den, arada sırada buralara uğrayarak buralar kesinlikle yönetilemiyor. Bu artık ispatlanmıştır. Denemeye ve direnmeye gerek yok. Çözüm olmadığı 40 yıldır görülmüştür.
Denzikentin başında, içinde, tozlu yollarında, caddelerinde, kıyısında, çamurlu yolunda her gün, her saat dolaşacak tek elden yetkiliye, yöneticiye, muhtara veya başkana ihtiyaç var.
Sorunların acil çözümü ve profesyonel yönetim için dernek veya işletme kooparratifi de kurulabilir diyenlerde var ama bu da çözüm olamaz diye düşünüyoruz.
2.Mekân sahipleri sorunlarına sahip çıkmalı ve yönetime aktif olarak katılmalı, taşın altına elini koymalı.
Şu anda herkes sorunların çözümünü belediyeden, devletten ve başkalarından beklemektedir. Evinin önünü dahi süpürmeyenlerin, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesindekilerin, her şeyi başkalarından bekleyenlerin çoğunlukta olduğu bir yerde sorunlar bitmez.
Nitekim Denizkentin bazı yerlerinde site yönetimlerinin başarılı çalışmaları göze çarpmaktadır. Başarılı çalışması olan yerler gerçekten Denizkentin etkin olarak tanıtımına büyük faydalar sağlamaktadır. Ancak onlarda bu durumdan, yani sorunlu olan yerlerin varlığından tedirginlik duymaktadırlar.
3.Sosyal Mekânlar Çoğaltılmalı
Önceki yıllarda 74 odası, yüzme havuzu, kafeteryası ve lokantası ile orta gelirli ve günlükçü vatandaşların kısa süreli tatil yapmasına imkân sağlayan Gönen Belediye Tesislerinin yıkılması ile Denizkent adeta “Denizköy”e dönmüştür diyebiliriz. Bu mekânlar süratle, daha fazlası ve modern şekilde inşa edilmelidir.
Sarıköy Belediyesi Pınarkent tesislerine ait kümbetler de bir an önce değiştirilmeli ve çağın gereklerine uygun yeni mekânlar tesis edilmelidir.
4.Yatırımcılar Teşvik Edilmeli
Bu bölgede otel ve pansiyon işletmesi yapacak kişi ve kurumlara öncülük edilmeli, her türlü katkı ve destek verilmelidir. Sarıköy belediyesinin bu konudaki girişimleri çok olumludur, sonuç alınması için çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Mevcut konutların otel ve pansiyon işletmeciliğine dönüştürülmesi sağlamalıdır.
5. Tanıtım ve reklâm.
Denizkentin ne bir internet sitesi ne de bir emlakçısı yoktur. Bir kitapçık, broşür dahi hazırlanmamıştır.
Çok kısa sürede internet sitesi, tanıtım broşürü, tanıtım filmi, yazılı ve görüntülü yayınlar yapılmalıdır. TV programlarıyla tanıtım hamlesi desteklenmelidir.
6.Çevre Düzenlemesi
Kentin büyük bir bölümü sazlık, otluk ve bataklık içerisindedir. Yerleşim yerinin yakınlarına çeltik ekimi yapılmaktadır. Çeltik alanları bataklık ve sivrisinek faktörlerini tetiklemektedir. Akşamları, sivrisinekten bir saniye dahi durmak imkânsızdır. Çeltik alanlarına alternatif tarım projeleri uygulanmalıdır. Boş arsalar ve tarlalar hobi bahçeleri ve tarımsal çalışmalar için değerlendirilmeli, bu alanda alternatif projeler üretilmelidir.
Çünkü birçok arsa ot ve saz yığınları altında kalmıştır. Buralar ailelere ücretsiz olarak bahçe ve tarım amaçlı verilirse, bakımı ve çevre düzeni sağlanmış olur.
7.Sağlık açısından tanıtım ve teşvikler yapılmalı
Gönen -Denizkent, 1960 yılında Türkiye’ nin Turizm Bakanlığın’ dan onaylı ilk ve tek projelendirilerek imar edilmiş yazlık tatil beldesidir.
Ülkemizde Bodrum’ da dahil olmak üzere tüm tatil beldeleri köyden bozmadır. Denizkent ise diğerlerinden farklı olarak, plansız programsız bir yazlık beldesi olarak değil önce kâğıt üzerine projesi çizilip daha sonra bu projeye uygun olarak sıfırdan kurulmuş bir kenttir.
Hava sikilasyonunun ve oksijen oranının çok yüksek olduğu herkesçe bilinmektedir. Hatta Türkiye’nin en sağlıklı kenti olarak da tescillenmiştir.
Zamanla buraya bir astım hastanesi yapımı dahi düşünülmüş, yoğun prosedürle karşılaşan yatırımcı vazgeçip gitmiştir.
Kent sakinlerinden biri, astım hastası olduğunu, başka yerdeyken devamlı ilaç kullanarak yaşayabildiğini, Denzikent’e yerleştiğinde ise tamamen ilaç kullanmayı bıraktığını, cami önünde bize anlatma ihtiyacı duymuştur.
Bu tespit de sağlık turizmi açısından ne derece büyük bir öneme sahip olduğunun en büyük ispatıdır.
Denizkent, 1970′ li 80’ li yıllarda Türkiye’ de çok popüler olan bir cazibe merkeziydi. İlk ve tek Türk kadın pilotu ve Atatürk’ ün manevi kızı olan Sabiha Gökçen, Devlet Sanatçısı Ayhan Baran, 1961 Anayasası’nı hazırlayan ve o anayasanın sözcüsü Prof. Dr Muammer Aksoy’ da dahil olmak üzere daha bir çok ünlü kişinin Denizkent’te yazlıkları varmış.
Not: Bu raporu hazırladıktan sonra orada yaşayan ve sorunları bilen arkadaşlara okuttuk ve tam not aldık. Çalışma raporunu mükemmel buldular ve aynen yayınlansın dediler. Biz de noktası ve virgülüne dokunmadan aynen yayınladık. Halkımıza hayırlı olması dileğiyle. Daha güzel bir deniz sahili görmek ümidi ve duasıyla.
Tabiî ki bizde sadece rapor hazırlamakla kalmayalım, bir nebze olsun tanıtıma katkımız olsun düşüncesiyle; Denizkent Tanıtım Videosu hazırladık ve yayına koyduk. Merak edenler internetten Google arama motoruna girip “Gönen
Denizkent” yazdığında görebilir. Yine birde www.gonendenizkent.tr.gg isimli internet sitesini yaptık ve yayınladık. Sitemizi de görebilirsiniz.
Bu rapor GönTAM adına ve GönTAM yönetimince hazırlanmıştır. Kamuoyuna Arz olunur...
Gönen Sohbetlerinde Haftaya:
Gönenli Mehmet Efendi Vakfı başkanı Mahmut Uyar konuğumuz. Sakın kaçırmayın..